Markalaşmanın İlk Adımı Nedir?

markalasmanin-ilk-adimi-nedir

Markalaşmanın İlk Adımı Nedir? sorusu, ister bireysel ister kurumsal bazda olsun, markalaşma ve marka olma ile alakadar olan insanlar tarafından titizlikle ve incelikle üzerinde düşünülmesi gereken kritik bir konudur. Günümüzde “marka” denildiğinde çoğu kişinin aklına logolar, ürünler, kurumsal kimlikler ve ticari yapılar gelir. Oysa bu bakış açısı, markayı yalnızca bir maddi kavram olarak değerlendirmeye dayanır. Fakat marka, aslında biraz da algıdır; çünkü bir ürün ya da hizmetten çok daha fazlası demektir. “Markalaşmanın ilk adımı nedir?” sorusu da ancak bu derin anlayışla yanıtlanabilir. Bu yazıda, markalaşmanın nasıl başladığını, neye dayandığını ve hangi unsurların süreci etkilediğini kısaca ele almak istiyoruz.

Marka Beyinlerde Başlar


“Tutulan her fikir bir çeşit markadır” düşüncesinden yola çıkarsak, markalaşmanın ilk adımı bir şirket kurmak ya da bir ürün üretmek değil, insan beyninde gerçekleşen bir süreçtir. Marka fikrinin zihinde oluşmaya başladığı anlar markalaşmanın da ilk aşaması sayılabilir. 

Her gün binlerce fikir dolaşır çevremizde. Bunlardan bazıları dikkat çeker, bazıları yok olur gider. İlgi gören, tekrar edilen ve bir grup insanın zihninde yer eden fikirler zamanla bir markaya dönüşebilir. Bu nedenle rağbet gören ve akılda kalan her fikir bir markanın çekirdeğini oluşturur. Düşünmek, bu sürecin ikinci adımıdır; çünkü fikir kendiliğinden oluşur, ama onu geliştirmek düşünceyle mümkün olur. Üzerinde düşünülen ve stratejiler üretilen bir fikir ile doğduğu gibi kalıp gelişmemiş bir fikrin markaya dönüşme aşaması birbirinden farklı olabilir.

Bir markanın oluşumu, logo tasarımı yapıldığında veya web sitesine sahip olduğunda değil,  dikkat çeken o fikrin bir beyinde parlamasıyla başlar. Sonrasında o fikir, düşünen, istişare eden, cesaret eden, çalışan, sabreden ve istikrar gösteren beyinlerin çabasıyla gittikçe daha da büyür ve gelişir.

Markalaşmanın Temel Taşları: Parlak Bir Fikir ve Düşünen Bir Beyin


Markalaşmanın ilk adımı fikirle atılsa da bu sürecin devamı için başka yapı taşları da gereklidir. Bunlar: cesaret, istikrar, azim, çalışkanlık gibi unsurlardır. Bu unsurlar olmadan bir fikrin markaya dönüşmesi zorlaşır. Parlak bir fikir her zaman değerlidir, ama o fikrin arkasında duran bir beyin, onu geliştirecek cesaret ve sürdürecek istikrar yoksa, markalaşma süreci kısa ömürlü olabilir. Burada dikkatimizi çekecek bir nokta var ki, farkındaysanız henüz “sermaye” unsurundan bahsetmedik. Bizler sermayeyi marka oluşumundaki temel etken olarak görmüyoruz. Elbette sermaye, bir işin/fikrin büyümesi ve tanıtımı için önemlidir. Ancak sermaye olmadan da markalaşan fikirler yok mudur? Yani markalaşma fikrimizce sadece parayla gerçekleşen bir süreç değildir. Küçük sermayelerle ama güçlü fikirlerle büyük markaların doğduğu hiç olmamış mıdır?

Bu bağlamda, fikri olan ama sermayesi olmayan biri ile, sermayesi olan ama fikri olmayan biri karşılaştırıldığında, marka yolculuğu açısından ilk kişi daha avantajlı sayılabilir. Çünkü fikir, markanın çekirdeğidir; sermaye ise ancak onu destekleyen bir araçtır.

markalasmanin-temel-taslari-parlak-bir-fikir-ve-dusunen-bir-beyin

Herkesin Markalaşma Yolunda Bir Şansı Var


“Marka olmak büyük şirketlerin işidir” düşüncesi artık geçerliliğini yitirmiştir. Düşüncemize göre, yaşadığımız bu teknolojik çağda kişisel emeklerle bile etkili projeler oluşturulabilir. Müteşebbisler, içerik üretenler ve fikir insanları… Bu bahsettiklerimizin hepsi eğer fikirleri doğru ve verimli işlenirse ve sabır ile, istikrar ile çalışırlarsa elbette markalaşma potansiyeli ve eğilimine sahiplerdir.

Markalaşmanın birinci aşaması olan fikir, eğer üzerinde doğru olarak durulur, işlenir ve sebat ile üzerinde çalışılırsa, başarılı olma ve amaca ulaşma eğilimi yükselir. Ayrıca marka, sadece ürün ya da hizmet ile hedef kitlenin aklında yer etmek değildir; aynı zamanda o ürünün ve hizmetin çağrıştırdığı duygular, vaatler ve değerler toplamıdır. Bu bakımdan markalaşma, yalnızca işletme ve şirket sahiplerine değil, bir fikre, basirete, çalışkanlığa, sabırlılığa ve istikrara sahip olan herkese kapısı açık olan bir süreçtir. Vizyon sahibi bir beyin, uygulanabilir bir fikir, sabırla yürütülen bir süreç ve sürdürülebilir bir hedefin varlığının önemi büyüktür...

İyice düşünmemiz gerekir ki günümüzdeki markalar, küçük çaplı olanlar da dahil, bir zamanlar sadece bir düşünce ve fikir olarak vardı.

Sonuç: Markalaşma Zihinde Başlar, Eylemle Büyür


Sonuç olarak, “Markalaşmanın İlk Adımı Nedir?” sorusunun cevabı bizce çok net: Fikir. Ancak bu fikir, sadece beyinlerde doğmakla kalmayıp; düşünce ve çalışkanlıkla işlenmeli, cesurca arkasında durulmalı ve istikrarla üzerinde çalışılmalıdır. Mali destek olan sermaye de bu aşamaların destekleyicisi olabilir ama son sözü söyleyen sermaye değildir. Fikrin insanların zihinlerinde bıraktığı iz çok önemlidir.

Markalaşmak isteyen herkesin yolu, zihinsel farkındalıkla başlar. Eğer siz de bir fikre sahipseniz, onu işleyebilecek iradeye ve sürdürebilecek cesarete sahipseniz, markalaşma yolculuğuna adım atmaya hazırsınız demektir.

Unutmayın: Her başarılı marka, önce birilerinin zihninde küçük bir kıvılcımdı..



Ayrıca, "Marka Nedir? Kavramsal Bir Bakış ve Markalaşma Süreci" başlıklı yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.


Markalık

Markalik.com, "Bir Marka Meselesi.." diyerek aramıza katıldı. Markalaşmak isteyen ve konu hakkında söyleyecek sözü olan herkesi bekliyor..

Daha yeni Daha eski